Yapılan yollarla ilgili küçümseyici bir dil kullanıldığını görüyorum bir süredir. Ama ne kadar aksi propaganda yapılmaya çalışılırsa çalışılsın yol hala medeniyetin en önemli göstergesi. Hayatında hiç yol sorunu çekmemiş, sürekli yeni yolların yapıldığı haberine alışmış gençleri kandırmak için ortaya atılan söylemlerle, medeniyetin tartışmasız en temel unsurunu küçümsemeye başladılar.
Yolu sadece yoldan ibaret görmenin oluşturduğu körlük bir nevi.Bugün üretimden tüketime bütün politikaların hala en önemli unsuru yol. Hatta günümüz dünyasında yol, belki de geçmişteki öneminden bile çok daha fazlasını taşıyor. Çünkü yol yoksa üretim de, ticaret de, enerji de yok ve böylesine küreselleşmiş pazar algısının oluştuğu bir yüzyılda yolun önemini sorgulamak dahi oldukça tuhaf. Bugün dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline gelmiş olan Çin’in en büyük stratejisi Doğu ve Batı arasında önemli bir ticaret ve ulaşım ağı olan kadim İpek Yolu’nu yeniden canlandırılmak. Bunun nedenleri üzerine kafa yorup, kendimize yeni ve daha ileri politikalar oluşturmak yerine basit siyasi çıkarlar için geleceğimizi şekillendirecek olan gençlerin “yol” algısını bozmak çok büyük bir kötülük değil mi?
Herhangi bir yatırım yapacağınız zaman bunun kârlı bir yatırım olması için çeşitli şeyler düşünülmesi gerekir. Pazarın genişliği elbette ki en önemlisi. Ama en az onun kadar ham maddeye ve pazara ulaşım, ulaşımın güvenliği gibi faktörler de önemli. Yatırım, bu açıdan da rekabet edebilir olmalı. Aslında yatırımların şimdiye kadar Batı’da yoğunlaşmış olmasının sebebi de Batı’nın bu açılardan avantajlı olması.İşin bir de bizim tarafımızdan terör boyutu var.
Terörle mücadele bir açıdan yoksullukla mücadeledir. Yoksulluk ortadan kalksın ki, terör kendine alan bulamasın. Bu sebeple terörle mücadelenin ekonomik boyutu konusunda herkesin hem fikir olacağı şey de Doğu’ya daha fazla fabrika açılmasıdır herhalde. Evet doğru, hem illerimizin Batı’ya göç vermesini bir anlamda engellemek hem de terörü temizlemek için yatırım şart, ama Doğu’da lojistik altyapı olmadan fabrika nasıl açılabilir ki? Ham madde girdi ve mamül mal çıktısına yüklü lojistik masrafı eklemek zorunda kalan fabrika nasıl rekabet edebilir ki?
Türkiye son dönemde, 80 yıl boyunca ihmal edilmiş bu en önemli eksiğini giderdi. Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e her yöne yapılan yatırım ve ulaşım imkanlarının geliştirilmesinin, vatandaşlarımızın rahat seyahat etmelerinin yanında böyle hayati faydaları da vardı. Türkiye yollar ve hava limanları gibi bu alandaki yaptığı yatırımlarla sıçrama tahtasını kurdu. Son günlerde de görüldüğü üzere savunma sanayii gibi kritik sektörler de dahil her sektörde yaptığı yatırımlarla müthiş bir atılım yapma eşiğinde. Bugün pandemı ile birlikte Dünya’nın içine girdiği tedarik krizi, enerji krizi gibi birbiriyle bağlantılı çok çeşitli kriz ortamında Türkiye konumu gereği ön plana çıkıyor. Girdi maliyetlerini düşürmek isteyen, lojistik masrafını ve tedarik hızını hesaplayan bir çok uluslararası yatırımcı Türkiye’yi tercih etmeye başladı. İşte Türkiye yıllardır yaptığı altyapı yatırımlarının, yolların meyvesini böyle bir kriz ortamında toplamaya başlıyor ve aslında böyle kriz ortamları gelişim şartlarını oluşturmuş ülkeler için en önemli itici güçtür.
Ulaşımın güvenliğinin sağlanması açısından terörle mücadelenin çok kapsamlı yürütülmesi de ayrıca çok önemli bir faktör. “Ne yaptılar ki, parayı yola gömdüler” diyerek küçümsemeye çalıştıkları şey aslında Türkiye’nin 80 yıldır kaderine terk edilişine, teröre, yoksulluğa ve dışa bağımlılığa mahkum oluşuna karşı başlattığı en önemli hamlelerden biri. Bir de aslında yolun gereksiz olduğunu düşünenleri utandırabilecek kadar temel insani bir taraf var ve yolun öneminden bahsederken bunları hatırlatmak zorunda kalmak bile bizleri utandırıyor.
Bazı şeylerin kıymeti varlığında değil, yokluğunda anlaşılıyor.Kışın yolu kapandığı için hamile eşini doktora götüremeyen adama, yavrusunu hastaneye yetiştirmeye çalışan anneye sormak lazım yolun önemini. Ne kadar aksi propaganda yapılmaya çalışılırsa çalışılsın yol, medeniyettir. Hayatında hiç yol sorunu çekmemiş, sürekli yeni yollar yapıldığı haberine alışmış gençleri kandırmak için ortaya atılan söylemlerle, işte tüm bu medeniyet inşasının en temel olgularını küçümsüyorlar.
Türkiye kronikleşmiş bu sorunları aşmadan elde edeceği yalancı refahlardan, onu bağımsızlığına kavuşturmayacak getirilerdense kendisini 100 yıllık prangalardan kurtaracak kalıcı çözüm yolunu seçti. Kalıcı refah ve bağımsızlık için katlandığımız bu sıkıntıların bir anlamı olabilmesi için üretimden vazgeçmemeli ve bu mücadeleleri sonuna kadar sürdürmeliyiz. Bizler geçmişte çok sıkıntılı dönemlerden geçtiğimiz için kendi hayat deneyimimiz ile bugünleri değerlendiriyor ve belki de bazen gençlerin beklentilerini anlayamayabiliyoruz. Gençler onları yaşamadı. Haliyle de beklentileri kendi hayat tecrübelerine göre oluyor. Biz sıfırken bir olmayı istiyorduk, çok şükür bir değil on olduk. On olsaydık biz de yüz olmayı isterdik. O sebeple gençlere “çok şey istiyorlar” diye kızmak yerine, imkan ölçüsünde isteklerini karşılamalı, varsa gerçekçi olmayan beklentilerini de uygun bir dille anlatmalıyız.
Gençlerin bir şeyler istemesi; beklentisinin, dahası umudunun olduğunun en büyük göstergesi. Dünyanın büyük sıkıntılardan geçtiği dönemleri yaşasak da o umudu diri tutmalıyız. Tüm çalışmamız bu umudu diri tutmak için.