Yerel Yönetim - Mehmet Gürbüz

Yerel Yönetim

Yerel Yönetim

Yerel yönetimler kamu maliyesinin üç temel işlevi olan ekonomik istikrarın sağlanması, gelir dağılımı ve kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde görev almaktadır. Kamu yönetimi aygıtının önemli unsurlarından olan bu kuruluşlar, piyasa ekonomisinin başarısızlığı veya yetersizliğinden dolayı ekonomiye müdahale etmek suretiyle çeşitli işlevleri yerine getiren devletin, kamusal alandaki sorumluluklarını paylaşan bir örgütlenme biçimidir.


Ancak, yerel yönetimlerin sorumlulukların yerine getirilmesindeki katkısı, devlete göre oldukça sınırlı olup, bu pay ekonomik istikrar ve gelirin yeniden dağılımında, kamu hizmetlerinin sağlanması ile ilgili görevlerine göre büyük ölçüde azdır. Benzeri farklılık, gelişmiş ülkeler ile gelişen ülkeler arasında da görülmektedir. Öyle ki, gelişmiş ülkelerdeki yerel yönetimler yukarıda sıralanan görevlerin tümünün sağlanmasına daha etkin bir düzeyde katılırken, gelişmekte olan ülke yerel yönetimleri, kamu hizmetlerinin sağlanmasında dahi yeterli olamamaktadır.


Ekonomik istikrar politikaları genel olarak makro ekonomik boyutlu olduğu için, bu politikalarla ilgili birincil sorumluluk merkezi yönetime aittir. Nitekim para, enflasyon, işsizlik gibi makro politikalar merkezi düzeyde yönetilmelidir. Çünkü, her bir yerel yönetimin ayrı bir mahalli ölçekli politika veya bu politikalar üzerinde kontrole sahip olmasının çok çeşitli problemler doğuracağı açıktır. Örneğin, Elbistan belediyesinin enflasyon üzerinde etkili olması düşünülemez. Ancak, yerel yönetimler bölgesel kalkınma ve işsizliğe yönelik birtakım önlemler alabilirler. Ulusal ve uluslararası yatırımları bölgelerine çekmek ve kendi birimlerinde işçi istihdam etmek suretiyle sınırlıda olsa etkili olabilirler.


Diğer taraftan, Keynesyen bütçe açığı politikalarının yerel düzeyde uygulanması uygun görülmemektedir. Yine, merkezi idare, yerel yönetimlerin sahip olmadığı para ve maliye politikaları ile büyük miktarlardaki bütçe açıklarını önlemeye çalışmaktadır. Buna karşılık son yıllarda ekonomik istikrar sağlama fonksiyonun merkezi yönetim tarafından yerine getirilmesine yönelik standart argümanlara yönelik eleştiriler artmıştır. 


Gelir dağılımı sorunu tarihin her döneminde insanoğlunun dikkatini çeken temel sosyal politikalardan biridir. Hem geniş hem de dar anlamdaki sosyal politika kapsamındaki soruna yönelik müdahaleler, ilk ciddi sosyal politika önlemleri olarak değerlendirilmektedir. Çünkü, gelir bireysel ve toplumsal refahın başlıca belirleyicisidir. Bu nedenle, devletin veya kamu erkini kullanan diğer yönetim birimlerinin adil bir gelir dağılımına yönelik önlemler alması beklenilmektedir. Ülkemizde yerel yönetim birimleri; il özel idareleri,belediyeler ve köy muhtarlıklarıdır.


Yerel yönetim tipleri ise; himaye edici model, ekonomik gelişme modeli ve refah devleti modeli kapsamında ele alınabilir. Bu üç modelin yanında 4. tür olarak yerel yönetimlerin rekabet ve piyasalara dayalı çeşitli araçlarla hizmetlerin etkin bir şekilde sağlanmasını teşvik ederek, hizmetlerin sunulmasında müşteri tercihini artıracağı beklenir. Ancak, herhangi bir belediye ve yerel yönetimin bütünüyle bu 3 tipten birine dahil olduğu söylenemez. Uygulamada her belediye ve sistem farklı modellerin değişik düzeydeki farklı özelliklerini taşıyabilmekte olup, her birinde bir özellik diğerlerine göre daha baskındır ve belirli bir ülke veya ülke grupları içindeki yerel yönetimlerin özellikleri bir modele, diğerlerine göre daha yakındır.


Merkez - yerel ilişkisindeki modeller ise; otonom yerel yönetimler modeli ve entegrasyon modelidir. Otonomi modelin esası, yönetim alanın iki ayrı bölüme ayrılması ve yerel yönetimlerin faaliyetlerine merkezi idarenin engel olmaması, merkezi yönetime, yerel yönetimlerin hakimiyet alanına müdahale etmeksizin, faaliyetlerini izleme rolü verilmesidir.


Entegrasyon modeli ise iki yönetim birimi arasında oldukça farklı bir yaklaşımla “uygun ilişki” üzerinde kuruludur. Merkezi ve yerel yönetimler arasında esnek ve pragmatik bir şekilde fonksiyonel bölümlendirmenin yapılması, bu yönetim birimlerinin entegrasyonunu kuvvetlendirecektir yaklaşımına dayanır.