Yerel Kalkınmada Yeni Yaklaşım: Rekabetçi Kentler - Mehmet Gürbüz

Yerel Kalkınmada Yeni Yaklaşım: Rekabetçi Kentler

Yerel Kalkınmada Yeni Yaklaşım: Rekabetçi Kentler

Küresel ekonomik yapı içerisinde kentlerin rolü gittikçe artarken aynı zamanda kalkınmanın da ana unsurlarından biri olmaya devam ediyorlar. Ulusal kalkınma programları yerelden başlayacak kalkınma stratejilerini gündeme alırken yerel yönetimlerde ekonomik potansiyellerini ve beklentilerini gerçeğe dönüştürecek projeler peşindeler. Kaldı ki teknolojik gelişmelerin iletişim ağlarını daha da sıklaştırdığı bir düzlemde, doğru zamanda doğru projelerin uygulanması, başta yerel ekonomiler olmak üzere kentsel ve ulusal ölçekte ekonomik büyüme ve kalkınma için de eşsiz fırsatlar sağlıyor. Ana hatlarıyla mikro ekonomik düzeyde firmalar arasında yaşanan daha fazla üretim, verimlilik ve kar odaklı rekabet ortamı, makro düzeyde, bölgeler ve kentler için sürdürülebilirlik ilkesi de gözetilerek yüksek yaşam kalitesi sağlama hedefine yöneliyor.

Türkiye dünyada ikinci en hızlı büyüyen şehirleşme oranına ye sahip ülkedir. Konya, Gaziantep, Kayseri, Kocaeli, Bursa, Denizli gibi Anadolu Kaplanları olarak nitelendirilen kentlerimizin, şehirleşmede öncülüğü İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerden devralmaya başladığını görmekteyiz. Esasen tüm kentlerimizi gerek ülke içerisinde gerekse de uluslararası arenada rekabetin önemli aktörleri haline getirmek zorundayız. Her geçen gün kentlerimiz marka değeri oluşmuş, özgün yönleriyle rekabet edebilen önemli çekim alanları, üretim ve turizm merkezleri haline gelmektedir. Kentlerde rekabetçi bir yapının kurulmasından sonra da komşu kentlerle bütünleşen, birbirini tamamlayan, gelişmeden payını alan yeni Marmara Bölgeleri oluşturmanın adımlarını atmalıyız. Kalkınma misyonumuz, yerelden - kentlerden - yöreden başlayarak bölge ve ülke bütününde kalkınmayı gerçekleştirmek olmalıdır.

Günümüzde kalkınma için yeni ekonomik faaliyetlerin, kazanca dönüşen değerlerin geliştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bunun için de ekonomik büyümenin ana aktörü olan kentlerde yenilikçi, yaratıcı ve gelişmiş üretim ortamlarının oluşumunu sağlayacak koşullar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Küreselleşme ile birlikte ekonomik rekabet, kentler için daha yoğun bir uğraş alanı haline gelmiştir. Rekabetçilik üzerine yapılan araştırmalar ve çalışmalar, rekabetçiliği anlamak ve temel unsurlarını belirlemek için yapılan incelemeler sonucunda rekabetçiliğin ulusal ekonominin itici gücü olan kentlere doğru bir format değişikliğine kaydığını ve kendine has değerleriyle öne çıkan kentlerin rekabetçilikte önemli bir rol üstlendiğini göstermektedir.

Her yörenin ve bölgenin sahip olduğu potansiyel belli oranda bir rekabet gücünü de barındırmaktadır. Genel olarak rekabet gücü, serbest ve adil piyasa koşullarında, uluslararası piyasalarda talep edilen mal ve hizmetler üretilirken eş zamanlı olarak bölgede yaşayanların reel gelirlerini de arttırabilme yeteneği olarak tanımlanabilir. Temel olarak rekabette farklılığı ortaya çıkaran iyi bir kentsel altyapı, kaliteli kamu hizmet sunumu, iş çevreleri için etkin kurumsal yapı ve nitelikli iş gücü gibi ekonomik, sosyo-kültürel ve kurumsal faktörler aynı zamanda yerel kalkınmayı da şekillendirmektedir.

Bilişim teknolojilerinin ön plana çıktığı bilgi ekonomileri eksenli yeni rekabet ortamında kentler, odak noktası olarak yer almakta ve rekabet güçlerinin elverdiği ölçüde küresel ağlara eklenebilmektedirler. Bu kapsamda bölgeler arası gelişmişlik düzeylerini gidermek üzerine kurulan standart reçetelere dayalı geleneksel bölgesel politikalar yerini, bölgelerin rekabetçiliği üzerine yoğunlaşmış yenilikçi stratejilere bırakmıştır. Yüksek beceri gerektiren ve yüksek gelirli işler üretilmesi, çevreye duyarlı ürün ve hizmet üretimi, üretimde istenen özelliklere sahip nitelikli ve kaliteli ürün ve hizmetlere odaklanılması, ekonomik büyüme oranının ve ortamının tam istihdama ulaşacak düzeyde olması, kentin ihtisaslaşacağı alanların kentin mevcut durumuna göre değil, gelecekteki potansiyeline uygun olarak belirlenmesi ve kentin mevcut kentsel hiyerarşide daha üstlere çıkma hedef ve gayretinin bulunması yenilikçi bir kentsel ekonominin en önemli özellikleridir.

Özellikle bölgenin arz yapısının güçlendirilmesi, bölge dışından yatırımcıların ve finansmanın çekilmesi, karar verme sürecinin yerelleşmesi, yöreye - bölgeye özgülük, insan sermayesi, sosyo-kültürel sermaye, yerel iş kültürü, bilgi transfer ağları, üretim faktörleri ve sisteminin kalitesi, bölgesel deneyimlerden öğrenme, yenilikçilik gibi kavramlar, rekabetçi bölgeler veya kentler yazınında gittikçe öne çıkan konular olmaktadır.

Kentsel rekabetin odak noktası olduğu yenilikçi yerel kalkınma anlayışında yerel gelişme politikaları, sosyo-kültürel ve mekânsal özellikleri göz önünde tutan entegre kalkınma stratejilerine dayalı olmalıdır. Yenilik ve farklılık oluşturma kapasitesi belirlenerek, girişimcilik artırılarak ve insan sermayesi sosyal sermaye ile birleştirilip geliştirilerek kentlerin, yörelerin ve bölgelerin rekabet gücü artırılmalıdır. Bölgelere doğrudan yardımlar yerine bölgenin kaynaklarını ve değerlerini harekete geçirerek, sürdürülebilir gelişme sürecini tetikleyecek ve rekabet gücünü artıracak politikalarla uyumlu yardım, destek ve teşvik araçları oluşturulmalıdır. Bu doğrultuda kamu yatırımlarının ana hedefleri arasında da özellikle gelenekselliği de göz ardı etmeyen yenilikçi altyapı yatırımları, bilim ve teknoloji parkları, araştırma enstitüleri, teknoloji merkezleri tarafından sağlanan hizmetlerin geliştirilmesi yer almalıdır. 

Sonuç olarak, yeni teknolojik gelişmeler, kalkınma politikalarındaki yeni yaklaşımlar, yeni ve yenilikçi üretim süreçleri, kısıtlı kaynaklardan pay alma – alınan payı arttırma gibi amaçlarla küreselleşme ve yerelleşme hareketleri merkezlerine kentleri almışlardır. Küreselleşen ulusal sınırların gittikçe belirsizleşmesiyle sadece bir bütünün parçası olmaktan çıkan kentler; kendini konumlandırdığı seviyedeki diğer kentlerle daha çok yatırım çekmek, daha katma değerli mallar üretmek, kentin ve sakinlerinin yaşam kalitesini yükseltmek, kendi değerlerinden özgün ve farklı bir imaj yaratarak markalaşmak gibi unsurlarla hem mekânsal anlamda hem de sosyal ve kültürel anlamda dönüşmekte, dönüşme yönünde çaba göstermektedirler. Bu dönüşümün başarılı ve sürdürülebilir olabilmesi için de yukarıda ana hatlarıyla bahsedilen yeni kalkınma stratejilerine, hedeflere, araçlara ve aktörlere ihtiyaç bulunmaktadır.